Garantili bir yaşama girdik. Her şey garantili. Halk soyuluyor ama soyma garantili. Hasta garantili, yolcu garantili, yol garantili, şimdi bir de “mevduat garantili” oldu.
Örtülü faiz artırımı diyorlar. Yani faizi sözüm ona artırmıyorlar. Çünkü faiz haram. Nas var, nas!
Fakat eğer bir grup zengin, parasını Türk parası olarak bankaya yatırdıysa, döviz artışından göreceği mağduriyeti, devlet halktan topladığı vergilerle giderecekmiş. Yani bankada bir kuruş parası olmayan, halk ekmek kuyruğunda sıra bekleyen vatandaştan alınan vergi ile zenginin uğrayacağı zarar karşılanacak. Adil mi? Soruya bak.
Bu açıkça fakirden alıp zengine veren uygulamayı muhalefet Anayasaya aykırıdır diye Anayasa Mahkemesine götürür mü bilemem. Sanırım terörist olmamak için götürmez.
Üç beş zengin zarar etmesin diye ortaya çıkarılan bu dâhiyane uygulama neye göre çalışacak? Nasıl ödeme yapılacak? bedeli hangi para ile karşılanacak? Meçhul. Muhtemelen para basılacak. Enflasyon daha da körüklenecek. Olan yine gariban vatandaşa olacak. Vatandaş da buna hazır, hatta bu haberle döviz düştü diye halay çekenler de var. Bu halay çekenler dün eşeğini kaybedip, bugün bulduk diye seviniyor. Hatta sevinçten halay çekiyorlar. Hüloooo!
Üç beş kişinin daha yükünün tüm halka yüklenmesine alışığız aslında.
Bu durumu görünce aklıma geldi. Ortaokulda bir müdür yardımcımız vardı. Çok sert bir adamdı. Boş derslerde gürültü yapan iki-üç öğrenci yüzünden bütün sınıfa sıra dayağı çekerdi. Yani iki kişinin ceremesini bütün sınıf çekerdik. Hey gidi günler hey! Demek, adamcağız bizi bu günlere hazırlıyormuş.
Bu kargaşada bir de Türkovac aşımız çıktı ortaya. Hedef saptırmak için, gündem değiştirmek için çıkarıldı diyen münafıklar olacaktır. Ancak bu büyük olayı hiçbir münafık karartamaz. Bizzat Sayın Cumhurbaşkanımızın Nisan-Mayıs ayında yerli aşımız da hazır dediği aşıyı, Sağlık Bakanımız “Cumhurbaşkanımızın da liderliğinde” nihayet gerçekleştirdik demedi mi? Gerçekleştirdik işte. Şifa olsun. Artık 162 ülke, 12 uluslararası kuruma da sunacağız. Gözümüze dizimize durmaz inşallah.
Hiç dikkat ettiniz mi? bilmiyorum. Son iki yıldır ekranlarda insanlara iğne yapılışını görüyoruz. 17-25 Aralıktan bu yana da ekranlarda ha bire para sayıyoruz. İzlerken içimiz gidiyor. Korkuyla karışık hevesimiz de artıyor.
Eminim vatandaş, o paralar şıkır şıkır sayılırken rahmetli Barış Manço’yu anıp, “Ecük de bağa ver” diyordur.
