Roma’da zaferler kazanarak ülkesine dönen komutanlar için ihtişamlı törenler düzenlenir. Halkın sevinç gösterileri arasından yol alan cengaverin başına meşe yapraklarından kutsal taç (Corona Civica) takılır. Komutanın başının üzerinde tacı tutan köle sürekli tek bir cümle söyler: ‘Memento Mori’…Ölümlü olduğunu unutma…
Kutsal törenin ardından yüzyıllar geçmiş, 17. yüzyılda kalıp değiştirmiştir. Ölümlü olduğunu unutmaması gereken insan soyu, salgın hastalıklar, afetler ve pek çok savaştan çıkmıştır. Avrupa’da toplumsal statüler derin çizgilerle sınırlandırılmış, yaşam ve ölüm nesneleri başta olmak üzere dini simgeler kökten değişime uğramıştır. Bir ticaret merkezi olan Hollanda’da başlayan doğa ressamlığı kuru kafaların eşlik ettiği farklı simgeler ile derin anlamlar kazanmıştır. ‘Vanitas’ olarak isimlendirilen sanat eserlerinde İsa ya da Meryem gibi dini karakterlerin yerini kuru kafalar ve dünyevi materyaller almıştır.
Resimlerdeki imgeler, birbirinden gösterişli dönemin burjuvalarının sahip olduğu materyallerdir. Yalnızca aristokratlara ait olabilecek zenginlik artık el değiştirmiş, iktidar burjuva sınıfına geçmiştir. Üst düzey bir sınıfa ait olmanın kanıtı gibi görülen natürmort resimler gümüş, altın, kafatasları,müzik aletleri, pahalı yiyecekler ile resmedilmeye başlamıştır. 7 Ölümcül Günah sınıfına giren gösteriş ve lüks yaşam, zenginlik göstergesi olarak hiç çekinmeden kullanılmaya başlanmıştır. Çünkü akımın çıktığı dönemde burjuva sınıfından iseniz ‘SEÇİLMİŞ’ eğer halk tabakasından iseniz ‘LANETLENMİŞ’ kabul edilirsiniz. Zenginler tanrının seçilmiş karakterleri iken alt tabaka toplumsal sınıfı tanrının lütuflarından yoksun, günahkardır.
Ölüm alışılagelmiş bir biçimde trajik bir son değildir. Ölüm sonrası bedenin çürüme süreci, ölüm anında duyulan azap, çekilen acılar resmedilmez. Resimlerde bedenden arınmış kafatası vazgeçilmez unsurdur. Yeni söndürülmüş mum, solan çiçekler ve kum saati dünyevi hazlara işaret eder. Nesnelerin seçiminde ölen kişinin ayrıcalıklı durumu güçlü bir biçimde ifade edilir. Kralın tacı ya da asanın yanı başında bilimi temsilen küre kullanılması dini ve dünyevi güçleri bir araya getirirken, çiçeklerin arasındaki kurukafalar ve sabun köpüğü gideceğiniz aleme bir mesaj verir. Kuru kafalar üzerindeki defne ya da meşe yaprakları ile süslenmiş taçlar da ölümsüzlüğün göstergesidir. Temel besinlerden buğday başağı ise doğum, yaşam ve bereket sembolü Toprak Ana ile ilişkilidir.
Sanat akımında dikkat çekici en temel unsur ise; birbirinden değerli materyaller arasında halk tabakasından bir objenin kullanılmamasıdır. Çünkü halk lanetlenmiş bir kitle olarak sanatı hak etmediği gibi hem bu dünyada hem de öbür dünyada temsil edilmemektedir. Kapitalizm ve tüketim toplumunun başlangıcı olarak kabul edilen sanat eserleri tarihe tanıklıkları sebebi ile son derece değerlidir. Özellikle tarih boyunca halk tabakasının bir türlü sahip olamadığı ‘Değerler’ çarpıcı bir biçimde yansıtılmıştır.
Ölümü hatırlamak sahip olunan ‘Zenginlik’ ile anlatılmıştır.
Halk ya da yoksul sınıf mı dediniz?
ONLAR zaten hiç yoktular…