Oysa güneşli bir gündü; Argosun kadersiz Kralı Acrisios kahinin önüne oturduğunda. Ama gözleri karardı, içi bulandı, ayaklarına hakim değildi sanki dönüş yolunda…
Bir erkek varis için delirme noktasına gelmiş, karısı Euridice’den bir oğul sahibi olamamış, yetmezmiş gibi bir de kahinin söyledikleriyle perişan olmuştu. Sanki ruhu O’nu terk etmeye hazırdı, öylesine anlamsız geliyordu ki hayat bir arzunun gerçekleşememesi yüzünden. Bir oğul, sadece bir oğul istiyordu oysa ki…
Kendi umudunu kaybedince, kahine “bir erkek torun sahibi olabilecek miyim?” diye sormaya gitmişti Kral Acrisios; “Evet” dedi kahin, “bir erkek torunun olacak ve senin ölümün de onun elinden olacak…”
Acrisios yol boyunca düşünür, kızı Danae çocuk sahibi olabilecek yaşta ama bekardır. Emir verir saraya varınca; “içine insan sığacak büyüklükte tunçtan bir oda yapılsın hemen, yerin altına gömülsün ama küçük bir hava deliği açın ,içindeki nefes alabilsin…”
Bir erkek evlat için ömrü kahin kapılarında geçen Acrisios, kızı Danae’yi yer altına gömdürdüğü tunçtan odaya hapseder ki; biri ile beraber olup bir erkek varis doğuramasın. Ne yazık ki kaderler çoktan yazılmış, kısmetler çoktan pay edilmiştir dünya üzerindeki canlılar için…
Zeus gece olunca tunç odanın tavanındaki delikten yağmur olup yağar Danae’nin üstüne ve O’nu hamile bırakır. Kısa bir süre sonra “Perseus”u doğurur Danae….
Yaşadığı bütün zorluklara rağmen efsane yazan bir kahraman dünyaya gelmiştir… Perseus…
Heykel İtalyan kuyumcu, yazar ve heykeltraş Benvenuto Cellininin 16. yy’da tamamladığı baş yapıtlarından biri olan “Medusa başlı Pesreus” eserinden bir enstantanedir. Eser, Floransada Piazza Della Signoriada bulunmaktadır…