‘Senin Tanrın Rabbin adını anlamsız ağzına almayacaksın”

Musa Peygamber’e iletilen tanrı buyrukları arasında adını anmaya yetkisi olmayanların cezalandırılacağı bildirilmiştir. Tanrının isminin ibadethaneler dışında dillendirilmesinin yasaklanmasına sebep nedir peki? Tanrının ismi gereksiz yemin eden, yalancı, kendi çıkarlarını düşünen, menfaatçi, diğerlerine saygı göstermeyen kullar arasında anılmaya başlar. Böylece isme layık olmayanlar da tanrının adını olur olmaz zamanda dillendirmekte hatta tüm ailesini de bu konuda kullanmaktadır. Bu nedenle tanrının isminin olur olmaz yerlerde kullanılması yasaklanmıştır.

Araştırmacılar tarihsel süreci gözden geçirdiğinde bu emre verilen anlamı; Tanrı’nın adının asla kişisel çıkarlara kullanılamayacağı, siyasi propaganda söylemlerine alet edilemeyeceği, şahsi düşmanlıklarımıza gerekçe gösterilemeyeceği sonucuna varır. Kızgınlıklarımızda ‘… Belası’, ya da bir avuç toprak için ‘…Emri’ olarak noktalı alanlara hangi ilahı koyduğunuzun anlamı yok aslında hepsi suç. Aynı coğrafya içinde aynı din kimine göre bağnazlık kimine göre ise şefkat ve sevgi uyandırıyor.

İnsanlar arasında ahlaki davranışlara ‘din’ olmazsa olmaz bir otorite değil. Bundan dolayı medeniyet çatısı altında ‘Laiklik’ kavramı geliştirilmiştir. Laiklik günümüzde kullandığımız ‘Din ve Devlet işlerinin birbirinden ayrılması’ gibi dar bir çerçeveye sığdırılamayacak ölçüde geniş çaplı bir terimdir. ‘Laik’ Yunanca din adamı olmayanlara verilen tabirdir. Ülkemizde alışılagelmiş tabiri ‘Dinsizlik’ ile uzaktan ya da yakından bir ilgisi yoktur.

Cinayetler, hırsızlıklar, tecavüzler, gasplar yüzyıllardır hâlâ sürüyor olmasına sebep yaptıklarımızın yol açtığı acıları yüzeysel biçimde idrak etmemizdendir. Laikler ahlak, erdem, bilginin önce kendi hayatınızda şekillenmesi gerektiğini öne sürdü. Kuralların tüm adamlar için ortak miras olduğunu, bu mirasın dini literatürden daha önce geldiğini ısrar eder. Dini otoriteler ise ( fark gözetilmeksizin tamamı) ya bizdensin ya da günahlı olduğunu anlatır. Laiklik çerçevesinde etik (Toplumsal) kurallara uymak şartı ile pek çok kimliğin bir arada bulunmasında hiçbir sakınca yoktur. Etik kurallar merhamet,eşitlik, adalet, özgürlük,cesaret ve sorumluluk değerleri üzerinde şekillenir. Çağdaş bilim ve demokratik kurumların vazgeçilmezidir.

Laik etik içinde ‘Merhamet’ ilahtan korkarak değil, çekilen acının kavranması ile oluşturulur. Acıyı kim çekiyorsa acı acıdır ve kendiniz yaşamış gibi hissetmeniz gerekir. Ait olduğu toplumun, milletin, kültürün eşsizliğiyle gurur duyar fakat üstünlük kavramı yerine insanlığın bütününe karşı görev ve sorumlulukları olduğunu ısrar eder.

Laiklik dine karşıtlıktan ziyade tutarlı değer yargıları, erdemle tanımlanan yoğun bir dünya görüşüdür. Birkaç laik değer çeşitli dinin tanımları arasında yer alır. Ancak tüm irfanın kendi bünyesinde olduğunu savunan cemaatlerin tersine böyle bir iddiaları yoktur. Özgürlük olmadan, araştırma, düşünme, tecrübe etme, tekrar gözden geçirmenin mümkün olmadığını savunurlar. Kurum ya da liderlerin doğruyu bulmada tek otorite olduğuna karşı çıkarlar. İnsanların her zaman şüphe duyma, ikinci fikir alma, farklı yolları deneme özgürlüğünü savunurlar.

Laiklik güvencesi altında kapsamlı çalışmalar ülkemizde, Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra birçok kökten değişikliklerin hayata geçirildiği ve kısa zamanda etkisini gösteren önemli kilometre taşıdır. Çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmanın yegane yolu, laik, bilimsel eğitimden geçer. 3 Mart 1924 tarihinde, Manisa milletvekili Vasıf Çınar ve 57 arkadaşı “Tevhid-i Tedrisat” düzenlemesini meclise getirmiştir. Kanun eğitimin çağdaş uygarlık düzenine geçişte bilimin yadsınamaz olduğunu anlatan en önemli adımdır. Okulların tamamı Milli Eğitim Bakanlığı kapsamına dahil edilmiştir. Eğitimde dine dayalı sistemin yerini milli kültüre bağlı eğitim reformları almıştır.

Yeni eğitim sistemi, kaderci ve teslimiyetçi bir hayat görüşüne sahip milletin her ferdini ‘“Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir” diyen bireylere dönüştürmeyi hedeflemektedir. Her türlü inanç ya da inançsızlığın anayasal haklar kapsamında korunduğu ülkemizde, ‘Laiklik’ ilkesini bireylerin benimsemediği inanç gruplarında, evlatlarımızın elimizden kayıp gitmesine seyirci kalırız.

Bu bilgiyi beğendiniz mi? Lütfen arkadaşlarınızla paylaşın
İlginç Haberler
Bir cevap yazın

;-) :| :x :twisted: :smile: :shock: :sad: :roll: :razz: :oops: :o :mrgreen: :lol: :idea: :grin: :evil: :cry: :cool: :arrow: :???: :?: :!: