Yazının Sumerler tarafından M.Ö 3200 civarında,uzun süre resim yaptıktan sonrayani sanatsal stiller yarattıktan sonra,icat edildiği kesinleşmiştir..Ticaretin yaygın olduğu bu topraklarda,kaçınılmaz zorunluluk muhasebedir….
Önce basit –” Piktoğram” –(yani kavramların ,dildeki biçimini dikkate almadan şekil ve simge ile anlatan resimler)ve –” İdeoğram”–(ses birimiyle ayrıştırılmayan biçim birimi ,belirten yazı karakteri)…Kısaca nesnelerin az çok stilize edilmiş karakterleri diyebiliriz..Bazen bu stilize krokinin kökenindeki cisim tanınmaz halde olabilirdi…yani ona atfedilen özelliği bir niteliğide simgeleyebilirdi.Ör.; Yıldız ,hem gök,hem tanrı,hem yüce…Ayak ;yürüyüş,ayakta durma ,taşıma demekti..yazı ilk doğduğu günlerde böyle karmaşık olabiliyordu….
Nesneler üzerinde çizgisel yetenek,ticaret alanında bin kadar işaret gerektiriyordu , ve bunlar bazen birden fazla anlam taşıyabiliyordu….Yörenin kagıdı kil tabletlerdeki bazen uzun listeler,işaretler bu sebepledir…Ama krokiler ucu yontulmuş kamışla ,stilize edilip çizildikten sonra bu durum kısa bir zaman sonra hafifledi….Bu kamış sayesinde uçları çivi gibi egriler ve doğrulara çivi yazısı dedik…
Yazı ilk oraya çıktığında yalnızca –” şeylerin yazıya” -geçirilmesi idi ,ilk emekleme döneminden bir iki yüzyıl sonra,yeni bir buluş ..çizimleri çagrıştırdığı şeylere göre degil,kullanılan dilde ifade ettiği sözcüklere göre şekillendi..Sumerce tek heceli dildi ,Yani ”ok veya kamış” çizerek fırlatılan silaha veya saza degil,onun sumercedeki ismine ”ti ve gi” ye gönderme yapıldığını çözdüklerinde bu iş başladı…
Ok ve kamış birleştiğinde ”ti+gi ” olarak okunuyor ve birtür davul anlamına geliyordu…
Aslında tek başına ti hayatıda çagrıştırırdı…
Hece benzeşmesini eklediler,zaten ilk halinde birçok anlama gönderme yapan işaretler,birde hece degerleri eklenmiş oldu..Ör ,ayak -gin,gub,tum- fonetik degerleri aldı, yürümek,ayakta durmak ,taşımak gibi..
Tek heceli dillerde kaçınılmaz olan ses benzeşmesi ,anlam karışıklığını önlemek için yöntemler geliştirdiler fakat yinede sıkıntılıydı…Ancak III.Bin yılın ilk çeyreginde Samilere ait özel isimler yazıya geçince ,dilleri bükümlü olduğundan sözcüklerle oynanabildi….Ör.;Sumercede kral Lugal,heryerde aynı kalıp ve aynı ideoğram..Akadçada karşılığı Şarru,tekil olduğunda böyle,isimle veya nesne olduğunda Şarri – şarra olardu..İşte yazının fonetik kullanımı böyle adım adım ilerledi…
Ve bu yöntem Akadçaya daha yaygın bir kullanım getirdi…