Vesta, Hıristiyanlık kabul edilene kadar Roma’da ateşin, ocağın, devletin koruyucu Ana Tanrıça’sıdır. Vesta’nın tapınağında ateş yandığı sürece devletin devamlılığının korunduğuna inanılırdı. Kutsal ateşin koruyucuları ise beyazlar içinde bakire altı rahibedir.
Vesta tapınağında sürekli yanık tutulan ateş, her yılın sonunda söndürülür. Büyük bir tören ile yakılırken de yalnızca iki meşe dalı kullanılırdı. Bekâret yemini eden rahibeler eğitimlerine daha küçük bir çocukken başlar ve zorlu bir eğitim aşamasından geçerdi. Tapınakta otuz yıl görev yaptıktan sonra rahibe eğer isterse ayrılabilirdi. Erkekler ile nerede ise eşit haklara sahiplerdi. Mal mülk edinip, vasiyet düzenleyebilirlerdi.
Ancak eğer bir rahibe yeminini bozmuşsa, diri diri gömülme cezasına çarptırılırdı. Kefene sarılan rahibe sıkıca bağlanırdı. Hareket etmesi engellenen rahibe bütün şehirde dolaştırılarak ifşa edilirdi. Mezara diri diri gömülen rahibenin, gömüldüğü yerin bilinmemesi için özel çaba harcanırdı. Yeminini bozarak Roma tanrılarını inciten rahibenin ruhunun bu yöntemle ölüler diyarına ulaşamayacağına böylece kentin lanetinin de ortadan kalkacağına inanılırdı.
Vesta arketipi günümüzde KADIN’ın iç bilgeliğini temsil eder. Hayatta kendini inciten tüm konuları zihninde değerlendirerek öncelikle kendisi, ocağı ve çevresi için en doğru kararı alır. Kendi yolunda aldığı kararlar doğrultusunda yürürken ‘ego’lardan, bencilliklerden arınmıştır. Tek eksiği ise ‘İNCİNDİĞİNİ’ dile getirememesidir. Gün gelip duygularını başkalarına açmayı başardığında, mutluluğunu hatta öfkesini paylaştığı zaman gerçek bilgeliğe ulaşır.