Bir gün üzgün ve hasta bir deve büyük masada oturmuştur.Deve sıradan bir uyuz hayvan olarak diğerlerle aynı masada oturabilmesine, konuşabilmesine, onlar gibi yemek yiyebilmesine, yürüyebilmesine oldukça şaşırıp heyecanlanır.
Ancak deve, masada oturmanın talihi hor görmek olduğunu anlayarak kendisinin büyük masada bulunduğunu haklı çıkarmak zorundaydı.Ama nasıl? Devemiz, sofranın tam bir üyesi gibi görünmek isteğinde hantal kafası ve uyuz pençeleriyle bardak çevirmiş, tabak kırmış, bazen kahkahalarla gülmüştü.
Masada oturanlar hayvanın davranışına şaşırdığında veya ayrıldığına, kendini daha güçlü hissemişti, daha fazla gürültü yapmıştı. Çok uzaklara gitmek ve doğanın gerektirdiği gibi çöpü, pisliğinde yaşamayı sürdürmek için o masadan atıldığı açıktır, ancak hasta, üzgün devenin oturduğu köşede pislik ve koku kalmıştı.
Uyuz ve hasta hayvanları masanın etrafına getirmeyin. Deve ne kadar hayal ederse etsin kartal olmayacak.